31 Ağustos 2014 Pazar

FESLEGEN
Enerji verici, hafızayı ve konsantrasyonu güçlendirici bir bitki olan fesleğenin yararları sayılamayacak kadar çok
Fesleğen, dünyanın pek çok yerinde saksıda yetiştirilen, ballıbabagiller ailesinden bir bitki türüdür. Sezar döneminde Roma da ekimi yapılan fesleğen XII. yüzyılda Güney Fransa dahil olmak üzere tüm Akdeniz sahillerinde yetişiyordu.
Fesleğen 15-20 cm. yüksekliğinde, yaprakları incecik, beyazımsı ya da pembemsi çiçekleri olan bir bitkidir.
Bu hoş kokulu bitkinin birçok çeşidi vardır. Ak fesleğen, Hint fesleğeni, yabani fesleğen ve yer fesleğeni gibi çeşitler bunlardan birkaçıdır.
Fesleğenin yaprakları yemeklerde koku verici ve tatlandırıcı olarak, dalları çeşitli ilaçların yapımında, yapraklarından çıkarılan yağ ise parfüm sanayiinde kullanılır.
Fesleğenin yararları...
Asabiyetten ileri gelen genel güçsüzlüğe, sindirim bozukluğuna, uykusuzluğa ve migrene karşı etkilidir.
Özellikle sindirimi kolaylaştırıcı özelliği sayesinde hazımsızlık çekenlerin baş ilacıdır. Aynı zamanda sinir hastalarına, iyi uyuyamayan çocuklara, baş dönmesi çeken yetişkinlere, bağırsak sorunlarından yakınanlara, öksürüğe, anjin ya da boğmacalılara verilir.
Fesleğenin kaynatılmasıyla elde edilen su süzüldükten sonra, arı sokmasında enfekte olan yere sürülerek ağrıyı hafifletir.
Ağızda oluşan yaralar ve pamukçuk ağız banyosu yoluyla tedavi edilir.
Sütü gelmeyen ya da az gelen kadınların süt verimini çoğaltmak için de kullanılır.
Farklı bir özelliği de sivrisinek ve tahtakurusu gibi haşaratları kokusu sayesinde kaçırmasıdır.
Mutfakta tazesi veya kurusu kullanılır.

Çorbalara, domates, patlıcan, kabak, mantar yemeklerine, salatalara, hamur işlerine katılır.
SAFRANIN FAYDALARI:
Safran acı tadıyla iştah açıcıdır.
Sinirleri uyarıcı etkisi ile vücuda dinçlik ve kuvvet verir.
Sinir zayıflığını giderir.
Kokusu yatıştırıcı ve rahatlatıcıdır.
Ateşi düşürür ve öksürüğü keser.
Bu özelliği ile özellikle astım ve bronşitte faydalıdır.
Safranın karaciğer hastalıklarında da faydası görülür.
Ciltteki kaşıntıları ve sivilceleri giderir.
Rahim kaslarını uyararak adet söktürücü etki gösteren safran, bu özelliği ile düşüğe de sebep olabileceği için hamileler tarafndan kullanılmamalıdır.
Adet sancılarını azaltmakta da etkilidir.
Diş etlerini kuvvetlendirir ve dişeti ağrılarını azaltır.
safranKULLANILDIĞI YERLER:
Etlerde,safranlı pilav ve dolma içlerinin hazırlanmasında ve ekmeklerde kullanılır.Yurdumuzda özellikle zerde yapımında yararlanılmaktadır.Safran pahalı olduğu için zendeful olarak bilinen bitkinin kök ve saplarından safranı andıran ve hint safranı da denilen boyalı bir madde elde edilir ki bu safran baharat yerine kullanılabilir.Renk ve koku vermek amacıyla hazırlanan yiyeceklerde kullanılır.
Toz halinde yiyeceklerin hazırlanması sırasında ilave edilen bir baharattır.
* Kozmetik sanayiinde, parfüm üretiminde kullanılıyor.
* Türkiye dışında, gıda sanayiinde kullanım alanı çok geniş.
* Tekstil için boya hammaddesi olarak kullanıldığında kendi ağırlığının 100 bin katı büyüklüğünde bir alanı boyayabiliyor.
* Safranla boyanan kilim veya kumaşın rengi hiç solmuyor.

* İlaç sanayisinde; kalp çarpıntısı, nefes zorluğu, gut ağrıları, iştahsızlık, uykusuzluk, bronşit, sindirim bozukluğu ve iktidarsızlık gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılıyor.
KİNOA BİTKİSİ
Kinoa-Quinoa-mucizesi--HI-548219Kinoa, Keçuva dilindeki kinua sözcüğünün İspanyolca söylenişinden geliyor.. Peru ve Bolivya’dan ithal edilen kinoa Avrupa ve Amerika’da birkaç yıldır büyük ilgi görüyor.Yurt dışında marketlerden sağlıklı ürün satan mağazalara kadar her yerde bulunabiliyor. Yurt dışına gidenlerin keşfettiği kinoanın Türkiye’de henüz kullanımı yaygın değil ama faydalarına bakılırsa yakında her yerde bulunabilecek gibi görünüyor… Özellikle besin değerleri olarak dikkat çeken Kinoda bulunan değerler şöyle: 100 gram kinoada 372 kalori, 5.80 gram yağ, 69 gram karbonhidrat, 6 gram lif. Bu nedenle de yağ bakımından fakir. A, B, C, D ve K gibi neredeyse tüm vitaminleri içeren kinoada kolesterol yok. 100 gram kinoanın bazı türlerinin yüzde 20’si protein. Formuna dikkat eden kişiler için, meme kanserine karşı, adet sancıları, ödem, şişlik veyüksek tansiyon için Kinoa birebir. Kinoanın en önemli özelliği süper oksit dismutaz enzimi sayesinde yaşlanmayı geciktiriyor, cildi yıpranmaya karşı koruyor
KİNOA’NIN FAYDALARI
Kinoanın en önemli özelliği süper oksit dismutaz enzimi içermesi. Bu enzim yaşlanmayı geciktiriyor, cildi yıpranmaya karşı koruyor. Doku yenilenmesini sağlarken, serbest radikallerin verdiği zarardan modern yaşamın hücreleri hırpalamasına kadar koruyor.
Kolestrol yok: 100 gram kinoada 372 kalori var. 5.80 gram yağ, 69 gram karbonhidrat, 6 gram lif içeriyor. Bu nedenle de yağ bakımından fakir. A, B, C, D ve K bu gibi nerdeyse bütün vitaminleri içeren kinoada kolesterol yok. 100 gram kinoanın bazı türlerinin yüzde 20′si protein.
Filizlenirse kıymeti artıyor: Eğer filizlendirirseniz gıda kıymeti daha da artıyor. Filizlendirilmiş quinoa’nın protein gücü etinkinden yüksek.
Protein deposu: Proteinden zengin, yağdan fakir, kolesterol yok.
6 ayrıcalıklı vitamin içeriyor: A , B, C , D,E, K vitaminleri içeriyor.
- Güçlü bir demir kaynağı; kansızlığa birebir.
- Kalsiyumdan zengin; kemik ve dişleri güçlendiriyor.
- Tüm mecbur aminoasitleri içeriyor.
- Lifi bol; kabızlığa iyi geliyor.
İçerikKanserden koruyor: İçerdiği bitkisl kimyasalların meme kanserine karşı koruyucu bulunduğu düşünülüyor.
- 100 gramında 372 kalori var.
Veganlar için ideal: Kinoa varlıklı protein kaynağı bulunduğu için vegan beslenenler için ideal.
Yaşlanma karşıtı: Kinoa Yaşlanmayı geciktiriyor
Cildi koruyor: Kinoanın en mühim niteliği süper oksit dismutaz enzimi içermesi. Bu enzim yaşlanmayı geciktiriyor, cildi yıpranmaya karşı koruyor. Doku yenilenmesini sağlarken, serbest radikallerin verdiği zarardan uygar hayatımızın hücreleri hırpalamasına kadar koruyor.
Böylece zamanın veremi denilen kanser hastalığını da önlemiş oluyor. Kinoa içeriğindeki lignin hormonunun neden bulunduğu kanser türlerine karşı da koruyor. Meme kanserini durdurucu özelliğe sahip; kalbi de kuvvetlendiriyor. Kuersetin adlı madde de kinoayı vazgeçilmez kılıyor.
Alerji karşıtı: Kuersetin anti oksidan olmasının yanısıra, bahar alerjilerine karşı da iyi bir destek. Gluten tahıllarda bulunan ve un yoğurulduğunda hamura yapışkan formu verici proteindir. Bu sayede hamur maya tutar. Çölyak hastaları glutene karşı alerjiktir. Unlu mamüller tükettiklerinde sorunlar yaşayabilirler.
Gluten içermiyor: Kinoa gluten içermediği için alerjisi olanların protein ve karbonhidrat ihtiyaçlarını karşılıyor.
Kinoa, elzem amino asitleri içeren harika bir protein kaynağıdır. Yüksek demir içeriği sebebi ile vegan yaşayanlara, kansızlık derdi olanlara ve kabızlık problemiyle karşılaşanlara önerilen bir besin.
Böylece çağın veremi denilen kanser hastalığını da önlemiş oluyor. Kinoa içeriğindeki lignin hormonunun sebep olduğu kanser türlerine karşı da koruyor. Meme kanserini önleyici özelliğe sahip; kalbi de kuvvetlendiriyor. Kuersetin adlı madde de kinoayı vazgeçilmez kılıyor.
Kuersetin anti oksidan olmasının yanısıra, bahar alerjilerine karşı da iyi bir destek. Gluten tahıllarda bulunan ve un yoğurulduğunda hamura yapışkan formu veren proteindir. Bu sayede hamur maya tutar. Çölyak hastaları glutene karşı alerjiktir. Unlu mamüller tükettiklerinde sorunlar yaşayabilirler.
Kinoa gluten içermediği için alerjisi olanların protein ve karbonhidrat ihtiyaçlarını karşılıyor.
Kinoa, elzem amino asitleri içeren harika bir protein kaynağıdır. Yüksek demir içeriği nedeni ile vegan yaşayanlara, kansızlık problemi olanlara ve kabızlık problemiyle karşılaşanlara önerdiğim bir besin.
kinoa
Son üç yıldır Amerika’da büyük rağbet gören ve sağlık mağazalarında tonlarca satılan kinoa; Peru ve Bolivya gibi ülkelerden ABD’ye bol miktarda ithal ediliyor.
Özellikle veganlar günde bir öğün, kinoayla yapılmış pilav, kısır veya dolmayı tercih edebilirler. Zayıflamak için de pişmişi yenebilir.
Günlük kalsiyum ihtiyacını karşılamak amacıyla salataların içine eklenerek tüketilebilir. İçindeki kalsiyum ise bir bardak sütteki kalsiyumdan daha fazla.
Kinoa, pirinç, un, mercimek gibi temel gıdalarınızın arasında mutfağınızda yerini almalı
Kinoanın çok baskın bir tadı ve kokusu olmadığından çeşitli tariflerde kullanmanız mümkün.
Hiç şeker ve un kullanmadan yulaf ve kinoa ile harika kurabiyeler yapabilirsiniz.
Kinoa, Et kadar proteinli, ayrıca vücutta sütten daha iyi kullanılabilen yüksek miktarda kalsiyuma sahip.
Üstelik kolestrol içermediği, az yağlı ve sindirimi kolay olduğu için bebekler ve çocuklar için de çok besleyici bir tahıldır.
KİNOA’nın kullanımı:
En yaygın kinoa beyaz kinoadır. Besin değerleri açısından değişik renk kinoalar çok farklı değildir. Kırmızı kinoanın aroması daha fındığımsıdır ve piştikten sonra şeklini koruduğundan soğuk salata uygulamaları için daha uygundur. Siyah kinoa en dolgun aromalı kinoadır. Piştikten sonra kırmızı kinoa gibi diri kalır ve siyah rengini muhafaza eder. Kinoalar çok çeşitli şekillerde hazırlanabilir. Damak tadınıza uyanı deneme yanılma yoluyla çeşitli şekillerde pişirerek tadarak karar verebilirsiniz.
« Salatalarda
« Çorbalarda
« Omlet ve menemenlerde
« Evde pişen ekmeklerin içerisine
« Evde yapılan keklerin içerisine
« Evde yapılan kurabiyelerin içerisine
« Bulgur ve pilav yerine
« Dolma içlerine
« Pane yaparken galeta unu yerine
« Sabah kahvaltılarında süt ile pişirerek kahvaltılık gevrek yerine
« Mücver yaparken un yerine
kullananarak yemeklerinizi daha sağlıklı yapmak ve besin değerlerini arttırmak elinizde.
Besin değeri?
Proteinden zengin, yağdan fakir, kolesterol yok.
A,B,C,D,E ve K vitaminlerini içeriyor.
Kalsiyum zengini olduğu için dişleri ve kemikleri güçlendiriyor.

Demir oranı yüksek olduğu için, kansızlığa iyi geliyor.
ÜZÜM ÇEKİRDEĞİNDEN GELEN ŞİFA
   En güçlü antioksidan olduğu için kansere karşı koruyucudur
    Kanser tedavisindeki olumsuzlukları giderir
    Damarları korur, damar sertliğini önler, damar hastalıklarını tedavi eder
    Kalp krizi riskini azaltır
    Kötü kolesterolü azaltıp iyi kolesterolü yükseltir
    Diyabet hastalarına iyi gelir
    Kan damarlarını güçlendirir
    Kılcal damarları güçlendirerek yüksek tansiyona iyi gelir
    Gözdeki kılcal damarları güçlendirip kan dolaşımını hızlandırır
    Gözün saydam tabakasını korur
    Yaşla beraber artan görme bozukluklarını engeller
    Katarakt oluşumunu engeller
    Kan ve lenf dolaşımını düzenler
    Cilt sorunlarına iyi gelir, cildi güzelleştirir ve cildin sarkmasını engeller
    Alerjik problemleri önleyici özelliği vardır
    Deri hastalıklarına iyi gelir
    Diş eti kanamalarında tedavi edici özelliğe sahiptir
    Toplardamar yetersizliklerinden kaynaklanan basur ve varise iyi gelir
    C vitamininin etkisini artırır
    Saç hücrelerini artırır
    Kan yapar, kansızlığı önler ve kanı temizler
    Böbrek ve bağırsakları çalıştırır
    Romatizmaya iyi gelir

 Kozmetikte
Üzüm tanelerinin hücreleri koruyan zengin maddeler içerdiğini keşfeden kozmetik dünyası, içinde üzüm özü bulunan yüz ve vücut kremleri, dudak koruyucuları ile hem cildimizi koruyan hem de güzelliğimizi besleyen ürünler üretiyor. Üzümde ve üzüm çekirdeği yağında bulunan polyphenoller, yani cildi kuvvetlendiren güçlü nem tutucular, cildi besliyor. Ayrıca üzüm polyphenolleri güçlü serbest radikallere karşı etkili bir koruma sağlıyor. Bu özellikleriyle üzüm, kozmetik alanında da kullanılan başlıca maddelerden. Güneş ışınları, sigara, stres ve diğer negatif çevre etkileri, cildimizin daha çabuk yaşlanmasına sebep oluyor. Bu olumsuz dış çevre faktörleri nedeniyle, cildimiz kırışmaya başlıyor ve esnekliğini kaybediyor. İşte kozmetik ürünlerinin içinde bulunan üzüm özleri ya da suyu, bu olumsuz etkilere karşı cildin güçlenmesini sağlıyor. Ayrıca hafif meyve asitleri ve üzüm çekirdeği yağı da cildimizi koruyan etmenler arasında bulunuyor.
Sonuç olarak bu kadar şeyi üzüm çekirdeği nasıl yapıyor dersek, ekstrenin içeriğinde şunlar bulunuyor;
    Proanthocyanidin
    Turunç Bio-flavonoidleri (%40 Hesperidin: Turunçgillerde bulunan bir bioflavonoid ve vitamin C ailesinin önemli bir parçası)
Kozmetik amaçlı kullanılmak isteniyor ise; bağ dokularını güçlendirerek cilt sarkmasına engel olmak, cildin elastik, yumuşak ve düzgün olmasını sağlamak ve buna benzer güzellik ürünü olarak üzüm çekirdeğinin tavsiye edilen miktarı, günde 150 ile 300 miligramdır.
Damar sağlığını korumak için gerekli doz ise günde 5-10 gram. En güzel tarafı da üzüm çekirdeğinin insanlar üzerinde her hangi bir yan etkisi görülmemiş olması. Yine de her ihtimale karşı hamilelik, emzirme gibi durumlarda kullanımına ara verilebilir.
1947’de Bordeaux Üniversitesinden emekli tıp profesörü, Tanınmış Fransız kimyacı Jack Masquelier ilk üzüm çekirdeğini; Fakültesinin dekanının hamilelikten ötürü aşırı ödemi olan eşine verdiğini anlatıyor. Kadını şişmiş bacakları o kadar yorgundu ki, güçlükle yürüyebiliyordu. “Dekanın eşi 48 saat içinde iyileşti” diyor Masquelier. “O halde, benim üzüm çekirdeğinde özel bir şeyler olmalıydı”. 1950 de üzüm çekirdeği Resivit olarak bilinen ve Fransa da satılan ilk damar koruyucu ilaç oldu. Yaklaşık çeyrek yüzyıl sonra doktor Masquelier in üzüm çekirdeğine dayanan ve Endotelon adı verilen bir başka ilaç Fransa da piyasaya çıktı. 1979 da Masquelier başarılı buluşuna “psinogenoller” ismini verdi. Bu yunanca da onun çok yönlü kimyasını tanımlayan genel bir sözcüktü. (Pycnogenol terimi daha sonra, Horphag Research Limited adlı İngiliz firmasının patentli tescilli ticari markası oldu)
Doktor Masquelier ayrıca kırmızı şarabın antioksidan, atardamar koruyucu etkisinin üzüm çekirdeğinde bulunan OPC den kaynaklandığını söylemektedir.
Üzüm çekirdeği yağı nedir ?
Kara Üzüm Çekirdeği Yağı Hakkında;
Şarap ya da meyve suyu üretiminden sonra geriye kalan posa kurutulur ve çekirdekleri ayrıştırılır. Teknoloji gerektiren bir takım işlemlerden sonra yağ elde edilir.
Üzüm çekirdeği yağının elde edilmesi öbür yağlara nazaran daha güçtür. Üzüm çekirdeği yaklaşık %10-12 oranında sabit yağ içerir. Üzümün türüne ve yetiştiği bölgenin iklim koşullarına göre bu oran değişkenlik gösterebilir.
Eskiden meyve suyu ya da şarap üreticileri sıkma işleminden sonra çekirdekleri atarlardı. Ancak şimdi sağlık açısından olumlu özellikleri anlaşıldığından üzüm çekirdeğine ve de ondan üretilen birçok ürün çeşidine olan talep artmıştır.
Üzüm çekirdeği yağı en çok Fransa İtalya ve İspanya da üretilmektedir. Ülkemizde üzüm çekirdeği tozu daha fazla ilgi görmesine rağmen giderek üzüm çekirdeği yağına olan talep de artmaktadır. Üzüm çekirdeğinin yararları hakkında olumlu araştırma sonuçları ortaya çıkmaya başladıkça üzüm çekirdeği içeren ürün çeşitleri de artmaya başlamıştır.
Üzüm çekirdeği yağı linoleikasit ve oleik asit diye bilinen doymamış yağ asitleri bakımından zengindir.
Üzüm Çekirdeği Yağı Faydaları Nelerdir?
Üzüm çekirdegi yağı içeriğindeki E vitamini ve omega 6 kolesterol sağlığı açısından faydalıdır.
Üzüm çekirdegi yagı kızartma ve salatalarda da kullanılmaktadır. Yanma derecesi 250 derecedir. Zeytinyağının yanma sınırı ise 120 derecedir. Bu yüzden kızartma gibi yüksek dereceye ihtiyaç duyulan yemeklerde öncelikli olarak tercih edilmektedir.
1 yemek kaşığı yaklaşık 120 kcal dır. Ancak pişirme esnasında diğer yağlardan daha az kullanıldığı için kilosuna dikkat edenler açısından tercih nedeni olabilir.
Üzüm çekirdeği yağı cilt için koruyucu etkilerde bulunur. Değerli bir cilt bakım üründür. Üzüm çekirdeği yağının faydaları cilt kırışıklıklarını giderici ve cilt sarkmasını önleyicidir. Aromaterapi de masaj yağı olarak kullanılır.
Üzüm çekirdegi yagı masaj yağı olarak, saç vücut el dudak kremlerinde ve güneş yanığı ürünlerinde kullanılır.
Masaj olarak eklem ağrılarında kullanılması üzüm çekirdeği yağının bir diğer faydasıdır.
Saç dökülmesini önleyici etkisi vardır.
Üzüm çekirdeği yağı nasıl kullanılır?
Dahili olarak yemeklerde salatalarda kullanıldığı gibi, günde 1-2 çay kaşığı almak şeklinde de tüketilebilir.
Üzüm çekirdeği yağı kapsül olarak da satılmaktadır. Günde 1 kapsül alınır.
Harici olarak masaj yağı şeklinde kullanılır.
Üzüm çekirdeği yağı alırken katkı ve koruyucu madde içermeyen ürünleri tercih edin.

Üzüm çekirdek yağı ‘nın kokusu ve rengi, iklim koşulları, yetiştiği toprağın özelliğine ve kurutulma şartlarına göre farklılık gösterebilir.
Çörek Otunun Faydaları
Modern tıbbın ilgisini çeken çörek otunun birçok faydası bulunmaktadır. Ancak yıllardır yapılan araştırmalar çörek otunun tam olarak nelere iyi geldiği konusunda bir sonuca varamamıştır. Yapılan araştırmalar göz önünde bulundurulduğunda çörek otunun şu yönde faydaları olduğu gözlemlenmiştir;Çörek otunun faydaları aşağıdaki gibidir:
* Çörek otunun yüksek tansiyonu tedavi edebildiği belirlenmiştir.
* Alerjiye karşı etkili olduğu bilinmektedir.
* Kanser hücrelerine karşı savaşır, hatta durdurur ve iyileşme sağlar.
* AİDS virüsüne karşı önleyicidir.
* Bağışıklık sistemini düzenleyici etkisi vardır.
* Sinir sistemini koruyucudur ve antioksidan özellik taşımaktadır.
* İsal olan hastalar için faydalıdır, çünkü isali önler.
* Astıma karşı iyi geldiği yapılan deneyler sonucu belirlenmiştir.
* Vücutta iltihap oluşumuna karşı iyi geldiği gözlemlenmiştir.
* Şeker hastalarına karşı tedavi amaçlı kullanılabilir. Diyabeti tedavi edicidir.
* Kalp ve damar koruyucu olarak etkilidir.
* Kolestrol düşürücü olarak etki eder.
* Mide ve böbrek rahatsızlıklarında tedavi edici özellik taşır.
* Kanın pıhtılaşmasını önleyici olduğu yapılan deneylerde görülmüştür.
* Romatizmaya karşı etkilidir. Hem tedavi ettiği hem de önlediği belirlenmiştir.
* Göğüs hastası olan kişilerde tedavi amaçla kullanılmaktadır.
* Çocuk hastaların cilt rahatsızlıklarında etkili olarak kullanılmaktadır.
* Zehirlenme gibi ciddi vakalarda kullanıldığı bilinmektedir.
* Vücuda enerji verir ve cinsel gücü arttırarak zinde olmanıza yarar.
* Rahat bir uyku için faydalıdır.
* Eğer bünyenizde bir solucan varsa bunun atılmasında etkilidir.
* Sivilcelere karşı iyi gelmektedir.
* Bal ile birlikte karıştırılarak tüketildiği zaman öksürüğü kestiği görülmüştür.
* Vücuttaki zehirleri atarak metobolizmaya karşı etkilidir.
* Alerjiyi önlemektedir.
* Vücudun savunma mekanizmasını korur.
* Baş ağrısının geçmesini sağlar.
* Yüz ve ağız felçlerine karşı koruyucudur.
* Unutkanlığa iyi gelmektedir.
* Baş dönmesine karşı kullanılabilir.
* Böbrek taşlarına karşı kullanılabilir.
* Hormonların doğru çalışmasını sağlar.
* Kısırlıkta işe yaradığı bilinmektedir.
Çörek Otu Yağının Faydaları
* Mantar gelişmesini önlediği gibi mikropların üremesini ve aktif olarak vücuda zarar vermelerini de engellemektedir.
* Antimikrobik olarak etki göstermektedir.
* Düz kasları gevşetici olarak faydalıdır. Bu nedenle çeşitli kas spazmalarında etkili olarak kullanılmaktadır.
* İştah açıcıdır.
* Hemoroitte oldukça etkilidir.
* Egzama hastası için deriye sürüldüğü zaman kısa sürede iyileşme sağlar.
* Diş ağrılarında tedavi edici bir rol üstlenmektedir.
Çörek Otu Tohumlarının Faydaları
* Regl döneminde olan genç bayanların çörek otu yemesi halinde adet kanamasını uyardığı bilinmektedir.
* Emziren bayanların çörek otu tohumu yediği zaman sütleri artmaktadır.
* Tansiyonu düzenlediği gibi aynı zamanda yağ metabolizması üzerinde de oldukça etkilidir. Bu sayede kan lipid seviyesini düzenlemektedir.
* Farenjite iyi gelmektedir.
* Grip ve paralizi denilen rahatsızlıkların tedavisinde kullanılmaktadır.
* Karın ağrısı ve çeşitli rahatsızlıklarda da çörek otu tohumu kullanılmaktadır.
Çörek otunun gerek tohumu gerek ise yağı görüldüğü gibi birçok derde deva olmaktadır. Bu mükemmel çörek otundan sizler de faydalanabilirsiniz. Tabi tüketiminin düzenli olarak yapılması gerekiyor.
Çörek otunun faydaları Peygamber Efendimiz’in de sözleri ile önemle belirtilmiştir: “Hiçbir hastalık yoktur ki, çaresi şu kara tanede bulunuyor olmasın. Ancak ölüm bundan müstesnadır.”
Hastalıklara Göre Çörek otunun Kullanım Şekilleri;
Astım ve Bronşiyal Problemler (Uzak Doğu, Orta Doğu ve Malezya)
Kahve içerisine bir çay kaşığı Çörek otu yağı karıştırılır. Günde iki defa alıır. Aynı zamanda, her gece Çörek otu yağı ile göğüs ovulur ve kaynar su içindeki Çörek otu yağının buharı nefesle içeri çekilir.
Sırt ağrısı ve diğer Romatizma çeşitleri (Orta Doğu ve Malezya)
Az bir miktar Çörek otu yağı hafifçe ısıtılır ve daha sonra romatizmalı alan yoğun bir şekilde sıvazlanır. Günde üç defa da yağdan bir çay kaşığı içilir.
Şeker Hastalığı (Hindistan)
Bir fincan bütün Çörek otu, bir fincan su teresi veya hardal tohumu, yarım fincan nar kabuğu ve yarım fincan şahtere otu karıştırılır. Toz haline getirmek için mikserden geçirilir. Bir ay boyunca, Hergün kahvaltıdan önce bir çay kaşığı Çörek otu yağı ile birlikte bir çay kaşığı karışım alınır.
İshal (Hindistan ve Orta Doğu)
Bir fincan yoğurt ile bir çay kaşığı Çörek otu yağı karıştırılır. Belirtiler kayboluncaya kadar karışımdan günde iki defa içilir.
Kuru Öksürük (Orta Doğu ve Kuzey Afrika)
Kahve içerisine bir çay kaşığı Çörek otu yağı karıştırılır ve günde iki defa alınır. Göğüs ve sırt Çörek otu yağı ile ovulur.
Grip ve Burun Tıkanıklığı (Genel)
Herbir burun deliğine 3-4 damla Çörek otu yağı akıtma, burun tıkanıklığını ve kafanın soğuk algınlığı ızdırabını giderebilir.
Saçın Kırlaşması(Genel)
Çörek otu yağı ile düzenli bir şekilde saçlara masaj yapılması, saçların erken kırlaşmasını önleyebilir.
Saç Dökülmesi(Hindistan ve Orta Doğu)
Kafa derisinin tamamına limonu darbeli bir şekilde sürün ve takriben 15 dakika böylece hareket edin. Sabunlayın. Durulayın ve saçların tamamını kurulayın. Daha sonra Çörek otu ile kafa derisinin içine masaj yapın. Kahve veya çaya bir çay kaşığı Çörek otu yağı karıştırarak için.
Saman Nezlesi (Orta Doğu)
Bir yemek kaşığı Çörek otunu bir bardak limon suyuna karıştırın. Belirtiler giderilinceye kadar, günde iki kez alın.
Baş ağrısı (Genel)
Alın ve kulaklara yakın yüz kısımları Çörek otu yağı ile ovulur ve kafa bandajlanır. Aynı zamanda bir çay kaşığı Çörek otu kahvaltıdan önce alınır.
Sağlıklı Cilt (Hindistan)
Bir çorba kaşığı Çörek otu yağı ile bir çorba kaşığı zeytin yağı karıştırılır. Bu karışım ile yüz ovulur ve en az bir saat böyle devam edilir. Sabunla yıkanır ve durulanır.
Yüksek Tansiyon (Hindistan)
Kahvaltıdan önce her sabah iki diş sarmısakla birlikte herhangi bir içeceğe bir çay kaşığı Çörek otu yağı karıştırarak alın. Çörek otu yağı ile bütün vücudunuzu ovun ve üç günde bir kez 1.5 saat güneş ışınlarına maruz bırakın. Bu işlemlere bir ay devam edin.
Uyuşukluk ve Yorgunluk (Türkiye)
Bir bardak saf ve taze portakal suyu ile bir çorba kaşığı Çörek otuna her sabah 10 gün boyunca devam edilir.
Hafıza Düzeltme (Orta Doğu)
100 mg kaynatılmış nane içerisine bir çay kaşığı Çörek otu yağı karıştırılır ve 15 gün içmeye devam edilir.
Kas Ağrıları (Genel)
Ağrıyan yerler Çörek otu yağı ile ovulur.
Sinirsel Tansiyon Stresi (Hindistan)
Bir fincan çay veya kahve ile bir çay kaşığı Çörek otu günde 3 kez alınmaya devam edilir.
İktidarsızlık (Genel)
200 g zeytin yağlı öğütülmüş Çörek otu tohumu, 100 g günlük, 50 g Çörek otu yağı, 50 g zeytin yağı, 200 g saf bal güzelce karıştırılır. Her öğünden sonra bir çorba kaşığı alınır.
Uyku Bozukluğu (Genel)
Balla karıştırılmış herhangi bir sıcak içeceğe bir çay kaşığı Çörek otu yağı ilave edilip akşamları içmeye devam edilir.
Diş ağrısı ve Diş eti iltihabı (Genel)
Önce sirke ile birlikte Çörek otu tohumları pişirilir. Çörek otu yağı ilave edilir. Diş ağrısı ve diş eti iltihabını gidermek için bu karışımla ağızda gargara yapılır.
Ülserler(Yaralar) (Endonezya ve Hindistan)
Ateş üzerinde Çörek otu tohumları kavrulur. Süsen kökü yağı ile veya kına bitkisi yağı ile karıştırılır ve merhem haline getirilir. Daha sonra cerahatlı yaralar üzerine yayılır. Sonra sirke ile muamele edilerek yıkanır.
Helilenin bellibaşlı iki türünden bahsedilir:Kara ve Sarı helile 

Kara helile,helile meyvesinin körpeyken toplanmış haline;Sarı helile ise olgunlaşmış ama biraz turfanda haline denir.

Kitaplarda bir de Kabili helileden bahsedilir bu da tam olgunlaşmış helileye denir.Kabili helile tarih boyunca beynin gücünü arttırmak için kullanılmıştır.
Helile ayrıca anti inflematuar (yani yangı giderici )dır.Birçok hastalıkta inflame dokular ön plandadır.Mesela pişik,sinüzit,romatizmal hastalıklar,mikrobik rahatsızlıklar vs.Bir türlü geçmeyen pişiğiniz varsa helilenin 5-6 günde geçirdiğini görebilirsiniz,yine saydığım hastalıklar ve daha yüzlercesini ya hafiflettiğine ya da tamamen iyileştirdiğine şahit olabilirsiniz.
Kalbi güçlendiren bitki  Helile:
Helile kardiyotoniktir(kalbi güçlendirici),
Terminalia bitkisi kalbi uyaran bileşikler içermektedir.
Afrodizyaktır(cinsel istek ve hazzı arttırıcı),ve restoratif yani vücudun yapım fonksiyonlarını destekleyici,flatulansa karşı etkili (barsaklarda aşırı gaz olması), kabızlığa karşı,hemoroid (basur) ,öksürük ve soğuk algınlığına karşı etkilidir,antihelmintik (barsak parazitlerinden helmintlere yani tenyalara karşı etkili )dir.
Adaptojen bir bitki Helile:
Helile adaptojendir,örneğin sıcaktan soğuğa insanın uyum sağlama yeteneğini arttırır,ya da yorgunluk gibi vücudu strese sokan hallere dayanmayı sağlar ya da açlığa dayanmayı sağlar.
Karaciğeri koruyan bitki Helile:
Hepatoprotektivdir yani karaciğer sağlığını korur.
Antipiretiktir yani ateş düşürür.
Spazm gidericidir.
Ekspektorandır,balgam varsa temizler.
Antiasthmatiktiir,astıma karşı yararlıdır.
Virüslere karşı Helile:
Helile antiviraldir ;Ki virüsler vücudumuzda birçok yere yerleşip latent yani belirtisiz olarak varlıklarını sürdürebilirler,belirtiler ya yok ya da çok hafif olsa da insan sağlığını ileri derecede bozabilir,kansere kadar ilerleyebilir.Son çalışmalar Helilenin Herpes Simplex Virüse(HSV) etkili olduğunu göstermiştir yine dikkate değer bir şekilde HIV virüsünü inhibe edebilmektedir.
Helile antitümör etkilidir yani kansere ve kanser gelişme riskine karşı etkisi vardır.
Helile hypoglycemiktir,şekerin yükselmesini engeller,diyabete karşı korur.
Yemeklerden önce alınan helile sindirimi uyarır,
Eklem kireçlenmesine karşı Helile:
Terminalia chebula hidroliz özelliği gösteren tanenler olan chebuline,chebulagic asit,gallic asit gibi maddeler vasıtasıyla anti artritik etkiye sahiptir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarına göre 65 yaş üstündeki kişilerin yaklaşık %25’inde bu hastalığa bağlı ağrı ve fonksiyon kaybı vardır. 
Kas Geliştirmek İçin
Kara ve Sarı  Helile kas yapıcı yiyecekler arasında sayılmaktadır.
Helile antianaflaktiktir.
Anaflaktik reaksiyon vücudun herhangi bir maddeye karşı aşırı allerji göstererek ölümle sonuçlanan bir reaksiyondur.Bu bazı besinler olabildiği gibi arı sokması gibi nedenlere de bağlı olabilir,normalde arı zehirleri öldürücü değildir ama anaflaktik reaksiyon oluşursa öldürücü olur.
Zekayı geliştirmek,beyni güçlendirmek için:
Helilenin bu özelliği  üzerinde binlerce yıldır durulur.
“Kanun” 1.Cilt kitabında İbn-i Sina da bu özelliğinden bahsetmiş.
Yemeklerle alınan helile zekayı arttırır,duyuları besler ve sindirim ve genitoüriner sistemi (üreme ve
idrar yolları ) temizler.Genitoüriner sistemde zararlı patojenler subakut  ve latent olarak yani uzun süreli ve belirti vermeden üreyebilmektedir bilhassa kadınlarda latent (uzun süreli ve belirtisiz) üreyen mikroplar yaygındır.Yine genitoüriner sistemde bir çok toksin birikebilmektedir.
Helile uyanıklığı arttırır ve merkezi sinir sistemini restore edici etkisi vardır.
Hafızayı da geliştirmektedir.
Biraz helile meyvesi çiğnerseniz hemen kısa bir süre içerisinde zihin üzerinde etkili olduğunu ve uyanıklığı arttırdığını gözleyebilirsiniz.
Bilimsel makalelerde ;in vitro yürütülen çalışmalarda bu bitkinin acetylcholinesterase’ı inhibe edici özelliği olduğu güçlü bir şekilde desteklenmektedir.Kolinerjik aktiviteyi arttırmak için denenen
değişik yaklaşımlar içerisinde en başarılısı asetilkolinesteraz (AChE) ‘ın engellenmesidir(beynimizde öğrenme ve hafıza faaliyetleri asetilkolin denen madde aracılığıyla yürütülür;Bu  maddeyi yıkan enzim asetilkolinesteraz’dır ,bu enzim engellenirse asetilkolin artar ve beynin fonksiyonu ve hafıza yeteneği güçlenir) 
Yine aynı makalede,yürütülen çalışmalarda helilenin antibakteriyel,antikanser ve antimutajenik özellikleri olduğu gösterilmiş.
ZERDECAL
Yemeklerde kullanımı
Yararları sayısız olan yan etkisi ise hiç olmayan bu baharatı mutfaklarda baş köşeye koymamız gerek. Her türlü yemeğe, çorbaya ve atıştırmalığa ve salataya ekleyebilirisiniz. Bitki çaylarına da eklenerek zerdeçalın faydalarından yararlanabilirsiniz.
Zerdeçal yemeklere hafif acı ve hoş bir tat verir.
Yoğun sarı rengi göze hitap eder.
zerdecal yemeklerde kullanimi Hindistan’ın Kutsal Baharatı mucize bitki zerdeçalın faydaları
Kaynayan her tencereye bir tatlı kaşığı koymayı alışkanlık edinebilirsiniz.
Böylece yemeklerde fark edilir bir tat değişimi olmadan mükemmel bir hastalık önleyici ve tedavi edici yola girmiş olursunuz.
Dolmadan köfteye, kısırdan böreğe, makarnaya ve pilava kadar her yemeğe yakışır.
Çeşitli bitki çaylarını demlerken bir tutam zerdeçal eklenebilir.
Süte ekleyebilirsiniz
Kimyasal bileşikleri;
Bitkinin rizomları % 5 oranında bir boyar madde taşır. Kurkuminoit adı verilen ve diaril heptan türevi maddelerin bir karışımı olan bu boyanın içinde en fazla miktarda bulunan, kurkumin adı verilen ve diferoylmetan yapısındaki bileşiktir.
Bitkinin gene rizomlarında bulunan uçucu yağ ise çoğunlukla seskiterpenler, seskiterpen ketonlar ile monoterpenleri taşır. Uçucu yağın %25′ni zingiberen adı verilen bir seskiterpen yapısındaki bileşik oluşturur.
Bitki % 45 – 55 kadarda nişasta taşır.
Zerdeçalda bulunan diğer iki curcuminoit çeşitleri de desmetoksicurcumin ve bis-desmetoksicurcumindir.
Uçucu Yağ %5
seskiterpen keton olarak % 65 ar-turmeron içerir.
% 25 zingiberen
felandren
sabinen
sineol
borneol içermektedir.
Pigment
Heptanoitler
Kurkumin
Demetoksikurkumin
Bisdemetoksikurkumin
Diasetil kurkumin-Diasetilbisdemotoksikurkumin
Turmerin -Turmerol
Metoksilat kurkumin içermektedir
Zerdeçal nerelerde yetişir?
Hindistan, Çin ve Bangladeş, Güney Asya, Endonezya, Java, Sumatra, Haiti, Filipinler olmak üzere Asya’nın tropik bölgelerde yetişir. Ülkemizde yetişmez.
Çin’de ve İran mutfağında yaygın olarak kullanılır.
Zerdeçal neden ‘Kutsal Toz’ olarak bilinir?
Hindistan’ın çok kişi tarafından bilinen tanrısı Shri Ganesha’nın zerdeçal hamurundan yapıldığı söylenir. Shri Ganesha’nın dünyaya geldiği gün Ganes Jayanti olarak coşkulu şenliklerle kutlanır.
hint tanri ganesha1 Hindistan’ın Kutsal Baharatı mucize bitki zerdeçalın faydaları
İnanışa göre Tanrıça Parvati banyo yapacağı zaman rahatsız edilmemek için kapıya bir nöbetçi koymak ister. Sadece kendisinin isteklerini gerçekleştirecek, kendisine adanmış bir nöbetçiyi kendi vücudundan ovarak çıkardığı zerdeçal tozu ile yapar ve banyonun kapısına nöbetçi olarak koyar. Bu oğlan, ezeli çocuk Shri Ganesha’dır.
Shri Ganesha masumiyeti, çocuksu neşeyi, saflığı, Anne’ye adanmışlığı ve bilgeliği sembolize eder.
Zerdeçal, Hindistanın bahar festivali Holi gibi şenliklerde ve dinsel törenlerde yoğun olarak kullanılır. Holi’de süs olarak vücuda zerdeçal macunu sürülür.
Bunun sebebi temel olarak zerdeçalın Shri Ganesha ile olan ilgisidir.

Sari ve diğer hint kıyafetlerini boyamakta da kullanılır.

köri bitkisi
. Daha çok asya mutfağında kullanılan köri bizim ülkemizde henüz yaygın olarak kullanılmıyor. körinin içinde ne var şifalı bitkiler köri nedir kürü hangi rahatsızlığa faydalıdır nelere iyi gelir ne işe yarar hastalık tedavi edici iyileştirici özellikleri ve zararları nelerdir
körinin içindekiler : körinin içindeki baharatlar, köri zerdeçal, zencefil, kimyon, karanfil, kişniş, kakule hintcevizi, acı kırmızı biber ve demirhindi
körinin faydaları : yararları vücuttaki biriken zararlı maddeleri atar. Hazım ve karaciyer sorunlarınada oldukça faydalıdır. Safra kesesi hastalıklarındada kullanılır. Soğuk algınlığı, çıban, epilepsi, astım, baş dönmesi gibi hastalıklarda hastalara yardımcı olduğu gözlenmiştir. doyurucu özelliği oldugundan zayıflamaya etkilidir. Çok fazla köri tüketen kişilerin kansere yakalanma oranını düşüktür. Körinin içinde yer alan maddenin kanserin ilerlemesini durdurucu özelliği vardır. bağırsak kanserinde etkilidir.
köri nasıl kullanılır : Bu bitkinin kullanımı her türlü yemeğinizde de rahatlıkla kullanabilirsiniz hatta bebeklerinizin yemeklerinde de kullanabilirsiniz hoş kokusu ve tadı size vacgeçemeyeceğiniz bir lezzet sunacaktır. Kullanımıda çok basittir bu mucize bitkiyi mutfağınızdan mutlaka eksik etmeyin. köri ile zayıflama özellikle kilo sorunu yaşayanlara yönelik olarak doyurucu özelliğiyle zayıflama sağlaması beraberinde sindirim sindirime yardımcı olması ilk sıralarda yer almaktadır. köri çay ile birlikte kullanıldığında zayıflamaya etkisi olmasının yanında özellikle bağırsak kanseri başta olmak üzere kanser türlerine karşı olumlu etkileri bulunmaktadır.
köri nasıl tüketilmeli : yetişkinlerin yemeğine 1 tatlı kaşığı ve 2,8 yaş arası çocuklara ise 1 çay kaşığı koymanız yeterlidir. Yetişkinler isterlerse 1 su bardağı kaynamış suya 1 tatlı kaşığı köri koyup, 10 dakika demleyip köri çayı olarak içilir.
körinin zararları ve yan etkileri : Bilinen ciddi herhangi bir yan etkisi yoktur.
Köri,birçok baharatın karıştırılmasıyla elde edilen bir karışım baharattır. Güneydoğu Asya ve Hindistan’da yaygınca kullanılmaktadır. Serin, karanlık ve kuru yerlerde saklanarak tazeliği korunmaktadır. Körinin içinde kimyon, biber, zerdeçal, kişniş, karanfil, kakule, zencefil, hintcevizi, demirhindi ve acı kırmızı biber bulunmaktadır.
Köri, yoğurt, limon suyu ve sarmısakla bir karışım hazırlayarak kırmızı et veya tavuk yemeğinin üzerine sos yapabilirsiniz.
Köri baharatında bulunan bir maddenin, kanser hücrelerini öldürebildiği belirtililiyor
Cork Kanser Araştırma Merkezi bilimcileri, köri yapımında kullanılan zerdaçalın etken maddesi “kurkumin”in laboratuvar ortamında yemek borusu kanseri hücrelerini öldürdüğünü saptadı.

Dr. Sharon McKenna ve ekibi, kurkuminin kanser hücrelerini 24 saatte öldürmeye başladığını gördü.
STRESLE SAVAŞAN 9 BESIN
Gerginlik ve stresin yemek düzenimizi bozduğunu çok kereler fark etmişizdir. Peki, bu etki-tepkiyi tam tersine çevirmeye ne dersiniz? Doğru besinlerle huzursuzluk ve huzursuzluğun sebep olduğu semptomlardan kurtulabiliriz.
1. Bitter Çikolata
Bitter Çikolata sakinleştirici etkisi herkesçe kabul gören flavonoid ve ruh halinizi pozitif yönde etkileyen fenetilamin maddeleri içermesi sebebiyle sizi daha mutlu bir insan yapıyor. Kakao yüzdesi daha fazla olan çikolataları tercih edin, etkisini daha güçlü hissedin.
2.  Süt
Meğer bir bardak ılık sütün sakinleştirici etkisi varmış. Bir araştırmaya göre günde 4 bardak süt içen kadınlar, bir bardak süt içen kadınlara göre stresin sebep olduğu PMS semptomlarına çok daha az yakalandılar.
3. Yulaf Ezmesi
Karbonhidratlar, vücudun mutluluk verici seratonin hormonu üretmesini sağlar. Muhtemelen bu yüzden çoğumuz endişeli ve stresli olduğumuzda yemek yemek istiyoruz. İşte tam bu noktada sağlıklı karbonhidrat kaynaklarını seçmek çok önemli. Yulaf ezmesi yüksek oranda lif içeriyor. Bu da vücudun onu yavaş ve sağlıklı bir şekilde sindireceği anlamına geliyor. Vücut bu süreçte seratonin salgılamaya devam edecek ve siz de kendinizi daha uzun süre iyi hissedeceksiniz. Bir yandan da kandaki şeker oranın hızlı yükselmesine karşı kendinizi korumuş olacaksınız.
4. Somon Balığı
Araştırmalar somon balığında yüksek oranlar bulunan omega 3 yağ asitlerinin seratonin seviyesini yükselterek stresi azalttığını gösteriyor. Omega 3 açısından zengin bir diyet endişe hormonları kortizol ve adrenalin üretimini en aza çekiyor.
5. Ceviz
Yüksek adrenalin seviyesine bağlı olarak kalbi çok çalışan kişilerde tansiyonu düşürmeye yarayan ceviz aynı zamanda güçlü bir antioksidan. ABD İlaç ve Gıda Dairesi günde en az birkaç tane ceviz yenilmesini öneriyor.
6. Ayçiçeği Çekirdeği [cıgdem]
İyi bir folik asit kaynağı olan çekirdek mutluluk verici bir beyin kimyasalı olan dopamini üretimine yardımcı olur.
7. Ispanak
Ispanak gibi magnezyum açısından yeşil sebzeler vücudun strese karşı tepkisini artırarak kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olur.
8. Yaban Mersini
Yaban Mersini içerdiği antioksidanlar sayesinde kortizon gibi stres hormonlarının etkisini yok ediyor.
9. Papatya Çayı

İçerdiği flavonoid sayesinde yatıştırıcı etkisi olan Papatya Çayı rahatlamanızı ve düzenli bir uyku uyayabilmenizi sağlar.

Biberiyenin Faydaları

Biberiye de keklikotu, kekik, fesleğen ve lavantayla beraber nane ailesi “Lamiaceae” üyesidir. Antik Yunan’dan beri ilaç maksatlı kullanılmıştır. Biberiyeye genelde kas ağrısını azaltmak, hafızayı iyileştirmek, saç sağlığını artırmak, bağışıklı ve dolaşım sistemini düzenlemek amaçlı başvurulur. Ama biberiyenin faydaları bunlarla bitmiyor. İşte biberiyenin 12 faydası:

1. Antioksidanlar ve Antienflamatuarlar (İltihap sökücü) Açısından Zengindir

Bolca bulundurduğu antioksidan ve antienflamatuarlar sâyesinde bağışıklık sistemini güçlendirir ve kan dolaşımını düzenler. Laboratuvar araştırmaları antioksidan açısından zengin biberiyenin serbest radikaller adı verilen parçacıkların zararlı etkileri nötralize ettiğini göstermiştir.
Biberiye içeriğindeki karnozol ve karnozik asit isimli antienflamatuarlar sayesinde aşırı nitrik asit oluşumunu engeller. Nitrik asit iltihap sürecinde etken bir madde olduğu için, biberiye zararlı etkiyi engellemiş olur.

2. Sindirimi Kolaylaştırır

Biberiye Avrupa’da sık sık sindirim bozukluğu tedavisinde kullanılır. Almanya’da sağlık departmanı tarafında sindirim güçlüğü tedavisinde kullanılması onaylanmıştır. Bununla birlikte henüz bu iddiayı doğrulayan bilimsel bir veri olmadığının altını çizelim.

3. Hafıza ve Konsantrasyonu Güçlendirir

SAGE dergisi tarafından yayımlanan bir makaleye göre, “Therapeutic Advances in Psychopharmacology” enstitüsünde yapılan bir araştırma biberiyenin bilişsel fonksiyonları önemli ölçüde artırdığını göstermiştir. Araştırmaya göre hafıza ve konsantrayondaki bu iyileşmenin sebebi biberiyede bulunan 8-cineole maddesi.
Başka bir araştırmaya göre ise biberiyede bulunan karnozik asitin sinir hücrelerini koruyucu özelliği bulunduğu keşfedilmiş. Bilim adamları Alzheimer hastalığının tedavisinde böylece biberiyenin kullanılabileceğini düşünmekteler. Biberiyenin kokusunun dahi hafızayı artırdığı yine bilimsel çalışmalarla tespit edilmiş.

4. Migren Tedavisinde Kullanılır

Biberiye migren tedavisinde popüler olarak kullanılan bir bitkidir. Biberiyenin bu faydası yüzyıllardır bilinmekte ve birçok yerde uygulanmaktadır.
Migren için yaygın kullanımı şu şekildedir. Biberiyeyle birlikte su kaynatılır ve geniş bir tasın içine konulur. Başın üzerine bir havlu konulur ve tasa eğilerek, buharı koklanır.

5. Eklem ve kas Ağrılarını Dindirir

Biberiye sadece migren ağrısını geçirmek için kullanılmaz. Ayrıca kas ağrıları, eklem yangısı ve diğer eklem ağrıları için doğal bir tedavidir. Kullanımı biberiye yağının bölgesel olarak ağrıyan yerlere konulması şeklindedir.
Dr. Mehmet Öz biberiyenin içerdiği rosmarinik asit sâyesinde eklem yangısını engellediğini belirtmiştir. Dr. Louis Rosner de kas ağrıları ve spazmlar için çok eskiden beri kullanılan biberiyenin bilimsel çalışmalarla bu faydalarının kanıtlandığını söylemiştir.

6. Antibakteriyel Özelliği Sayesinde Mide Ülserini Engeller

Birkaç araştırmayla biberiyenin güçlü antibakteriyel özelliklere sahip olduğu gösterilmiştir. Özellikle stafilokok enfeksiyonlara ve mide ülserine sebep olan H. pylori bakterisine karşı etkinliği kanıtlanmıştır.

7. Saç Sağlığını Artırır ve Saç Çıkmasını Sağlayabilir

Bu kokulu bitkinin saça koyulduğunda harikalar yaratması çok enteresan. Biberiye bütün kafatası boyunca yağ üretimini kontrol ederek, kelliğe karşı korur. Saçlarınızın parıltılı bir güzelliğe sahip olmasını istiyorsanız, bir çay kaşığı biberiye yağıyla üç çay kaşığı hindistan cevizi yağını karıştırarak saçlara uygulayın (masaj yapın).
Ayrıca bir araştırmaya göre biberiye saç gelişimini sağlayabilir. Ama bu bu araştırmanın başka araştırmalarla doğruluğu henüz kanıtlanmamıştır.

8. Nefesi Tazeler

Nane ailesinden gelen biberiye ağzı yıkamada kullanılabilir. Suyla kaynattığınız biberiyeyi soğuduktan sonra ağzınızda çalkalayın. Böylece daha taze bir nefese kavuşabilirsiniz.

9. İdrar Söktürücüdür

Biberiye diüretik özellikler taşır, yani vücutta tutulan fazla suyun atılımını sağlar. İdrar akışını artırarak böbrek fonksiyonlarına yardım eder. Böylece ekstra suyu boşaltır ve vücudu temizler.

10. Solunum Sağlığını İyileştirir

Biberiye solunum zorluğu çekenler için genelde mükemmel bir yardımcıdır. Biberiye yağının aromasını içine çekerek, solunum enfeksiyonları, alerjiler, soğuk algınlığı ve grip gibi nedenlerle oluşan nefes tıkanıklığı giderilebilir. Solunum hastalıklarıyla bağlantılı baş ağrılarına da böylece yardımcı olur.

11. Rahatlamanızı Sağlar

Biberiye aroma terapilerde sinir sistemini rahatlatmak ve dinlenmeyi sağlamak için sıklıkla kullanılır. Şakakları biberiye yaprakları ile ovmak orta düzey baş ağrılarında ağrıyı tamamıyla yok edebilir. Buhar banyoları da romatizmaya yardımcı olabilir. Yastığınıza damlattığınız birkaç damla biberiye yağı ile uyurken de bu rahatlamayı sürdürebilirsiniz.

12. Cildi Güzelleştirir, Yaşlanmayı Yavaşlatır

Anti-aging losyonların en başta gelen bileşenlerinden biri biberiyedir. Çünkü hücre yenilenmesini artırır, şişlikleri azaltır, cildi sıkılaştırır ve cildin canlılığını iyileştirir.
Ayrıca ciltteki kan dolaşımını artırdığı için, cilde dirilik sağlar. Biberiyenin içindeki antioksidanlar ve vitaminler genç bir görünüm sağlar ve yüzdeki kılcal damar görünümünü azaltır. Yaralarla ya da böcek ısırıklarıyla oluşan şişlikler de yine biberiye yağı ile giderilebilir.

Biberiye Çayı


Biberiye çayı kolaylıkla yapılabilir ve güne taze bir başlangıç için idealdir. Bu çay migrene, sindirim bozukluklarına, baş ağrılarına ve soğuk algınlığı sebebiyle oluşan solunum tıkanıklıklarına iyi gelir. Güne bir fincan biberiye çayıyla başlayarak, biberiyenin hem enerji veren hem de rahatlatan özelliklerinden faydalanabilirsiniz. 5-8 dakika boyunca biberiye yapraklarını kaynatın. Biraz limon ve tatlandırıcı olarak bal ekleyin. İşte size nefis bir çay.
CEMEN OTUNUN FAYDALARI
Çemen otu Baklagillerin bir alt gurubu olan trigenellagillerden olup bu gurubu 60 bitki dahildir, fakat sadece Çemen otu: Trigonella foenum-graecum şifa maksadı ile kullanılır ve bunun haricinde başka tür kul-lanılmaz. Vatanı doğu Akdeniz ülkeleri olup zamanla Fas'tan Çin'e kadar yayılmış ve en son olarak Amerika'da yetiştirilmeye başlanmıştır. Eski Mısır yazıtlarından (Papürüsler) anlaşıldığına göre çemen tohumu ba¬harat olarak MÖ:2000 yıllarından beri iştah açıcı, kuvvet ve zindelik verici olarak kullanılmıştır. Arapça helbah veya helbak olarak anılan bitki Türkçeye hulebe ve Çinceye Hu lu ba olarak geçmiştir. Almanlar keçi¬boynuzu yoncası anlamına gelen Bockshornklee diye anarlar. Türkçe boyotu diye anılması ise meyvelerinin uzun boylu olması nedeni ile bu isimle anılır.
%100 DOĞAL ENERJİ KAYNAĞI
Tesir şekli: Antidiyabetik (kandaki şekeri düşürücü), kandaki kolesterol ve trigliseridi düşürücü, yağ metabolizmasını sağlayıcı, iştah açıcı, sindirim kolaylaştırıcı, hafif müshil yapıcı, balgam söktürücü, göğsü yumuşatıcı, iltihapları önleyici, vücuda zindelik kazandırıcı, kadınlarda süt arttırıcı ve erkeklerde cinsel gücü kuvvetlendiricidir.
Kullanılması:
a) Araştırmalara göre başta şeker hastalığı, lipid, kolesterol, trigliserid, kansızlığa karşı ve kandaki oksijen ve akyuvarları arttırıcı olarak, dermansızlık ve de pankreas zafiyetine karşı kullanılır.
b) Komisyon E’nin 22a nolu ve 01/02/1990 tarihli Monografi bildirisine göre başta dahilen iştahsızlık ve haricen iltihaplı yaralara karşı kullanılır.
c) Halk arasında; İltihaplı müzmin yaralara, şeker hastalığı, kolesterol, lipit, trigliserit, kansızlık, iştahsızlık, unutkanlık, dalak rahatsızlığı, üşütme, öksürük, nevralji, siyatik, eklem iltihaplanması, dermansızlık ve zayıflığa karşı ve de erkeklerde cinsel gücü ve de kadınlarda sütü arttırıcıdır. Ayrıca el ve ayak terlemesi, ağız kokusu (gargara yapılır), verem, yaşlanma zafiyeti, kemik erimesi, kemik iliklerinin iltihaplanması, göğüs anormalliği, saç dökülmesi, lenf bezi şişmesi gibi rahatsızlıklarda kullanılır.
Açıklamalar:
1) Çemen tohumu ve unu ile önce fare, kobay, köpek gibi hayvanlar sonrada insanlar üzerinde tedavi denemeleri yapılmıştır. Bu araştırmalardan birinde Çemen tohumunun alyuvarları artırdığı ve oksijen oranını artırdığı ispatlanmıştır. İngiltere’de 34000 doktorun sigara içenler üzerinde yaptığı araştırmada 35 yıl sigara içenlerin yarıdan çoğunun 70 yaşına varmadan öldükleri görülmüştür. Çünkü karbonmonoksit 300 defa daha büyük bir güçle alyuvarlardaki hemoglobinlere (oksijen taşıyıcıları) yapışır ve böylece oksijeni dışlarlar. Buna göre sigara içenlerin kanında içtiği sigaranın oranı göre oksijen oranı düşer. Bu da kişide çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur. İşte Çemen tohumu alyuvar oranını artırır ve böylece oksijen oranı da artar ve hücrelerin beslenmesini de sağlar. İkinci önemli bir özelliği ise vücudun kendi kortizon hormonunun salgılanarak kana geçmesini sağlar ve bu da iltihapları önler ve ağrıları dindirir. Bu kortizon vücudun kendi hormonu olduğundan herhangi bir yan tesiri de yoktur. (Nhp.1.93103)
2) Çemen tohumunun ekstresi ve çorbası, zayıf, cılız, sıska, cansız diye adlandırılan çocuklar için en ideal ilaç (Çemen çorbası) olduğu gibi kendini halsiz, dermansız ve yorgun hisseden yetişkinler için de iyi bir ilaçtır.
Çayı: İki yemek kaşığı Çemen tohumu demliğe konur ve üzerine 800-1000 ml kaynar su ilave edilir ve gün boyu içilir. Çemen çayının hemen bozulması veya top gibi bir yuvarlak olmasına karşı limon suyu veya sirke (3-4 yemek kaşığı) katılmalıdır. Aksi halde çay top gibi yoğunlaşır ve mide rahatsızlığı ve kusmaya neden olabilir.
Çemen çorbası: Şeker hastalarının günde 3 defa yemek veya kahvaltı esnasında 40-50 gr çemen çorbası limon veya sirke ile içmesi ve buna 3-4 hafta devam etmesi gerekir. Çemen lapası hazırlamak içinse 20-30 gr Çemen unu 150-200 ml sıcak su ile 5-10 dk kaynatıldıktan sonra bir parça keten bezin üstüne yayılır ve çıban veya iltihaplı yaralar hatta ülserli yaraların üstüne konur ve bu sarılarak bir gün beklenir ve bir gün sonra yenilenir.
Baharatı: Çemen tohumu öğütülerek un haline getirilir ve bu undan az miktarda yemek ve çorbalara katılır. Marmara bölgesinde Çemen tohumu çıkarıldıktan sonra geri kalan kapçık kısmı da kurutulur ve öğütülerek toz haline getirilir ve yemeklere katılır. Bu bölgede kapçık tozuna Poy denir.
Çemen merhemi: İyileşmeyen müzmin yaralar için 1 kahve kaşığı Çemen unu, 1 kahve kaşığı bal ve ½ yemek kaşığı arnika merhemi karıştırıldıktan sonra bir parça keten bez üzerine konur ve yaranın üzerine örtülür. Bunun üzerine de plastik folyo sarılır ve onun üzerine de sargı sarılır ve bu her gün yenilenir. Çemen merhemi 3 günden fazla kullanılmaz ve sargılar 3-6 saatten fazla kalmaz. Çemen merheminden sonra karakafes merhemi kullanmak uygun olur.
Çemen kudret macunu: Halsizlik, dermansızlık ve yaşlılık zafiyetine karşı 20 gr (iki kahve kaşığı) Çemen unu, 10 gr tereyağı (1 kahve kaşığı) ve 10 gr bal (1 kahve kaşığı) karıştırılarak macun haline getirilir, üç porsiyona ayrılır ve sabah-öğle-akşam yenir.
Masaj yağı: İki yemek kaşığı, iki yemek kaşığı zeytinyağı (Mısır yağı veya Ayçiçeği yağı) ile karıştırılarak saç dibine iyice sürülür ve ovalandıktan sonra 1-2 saat tesir etmesi için beklenir. Masaj yağının akmaması için saçlar bir folyo ile örtülür ve üzerine bez sarılır. Bu sürenin sonunda saçlar bitki özlü şampuanla veya bitki özlü sabunla yıkanır.
Yüz maskesi: Çemen unu, gülsuyu ve az miktarda süzme bal ile krem yapılır ve yüze incecik sürülür. Gündüz 2-3 saat veya gece boyu böyle kalır ve sonra yıkanırsa yüzü temizler.
Saç bakımı: Çemen unu veya tohumundan 10-20 gr kaynatıldıktan sonra soğumaya bırakılır ve sonra saç dipleri bununla ovalanır ve de 30-45 dk sonra yıkanır.
El ve ayak banyosu: El ve ayak terlemesine karşı 30-50 gr Çemen unu 5-10 saat 500-1000 ml soğuk suda bekletildikten sonra kaynatılır ve ılıdıktan sonra önce el sonra ayak banyoları yapılır.
Yan tesirleri: Çemen merhemini 3 günden fazla ve günde 3-5 saatten fala kullanmamak gerekir. Şayet iltihapları çıkardı ise bırakılmalıdır. Aksi halde alerjiye sebep olabilir. Un ve tohumunun bilinen bir yan tesiri yoktur. Eğer çemen çorbası ve çayı limon ve sirke ile içilmezse aksi halde çemen çorbası veya çayı yoğunlaşarak top gibi bir lop oluşur ve bu da mide rahatsızlıkları ve kusmaya neden olabilir.

Birleşimi: Çemen tohumunun birleşimindeki maddeleri önemine göre şöyle sıralayabiliriz;
a) Saponinler% 2-3 arasında olup bu saponinler serbest olarak bulunmazlar. Bunlar furostanolglikozitlerin hidrolizi (Suda çözülmesi) ile C-26’ dahi çözülme sonucu furostanolglikozitler spirostanolglikozitler’e dönüşür.
1) Furostanolglikozitler; Trigofoenosid A, B, C, D, E, F ve G ve de Foenugraecin içerir.
2) Spirostanolglikozitler;%40 diosgenin, %15-17 Yamogenin, %10-14 Gitogenin,, %8-12 Tigogenin, %6-10 Neotigogenin, %5-8 Neogitogenin ve %4-6 Yuccagenin içerir. Diosgenin’in açık formülü yams köküne bak.
b) %25-40 arasında müsilaj içerir ve bu hidroliz (suda çözülür) edilince D-mannozlar, O-galaktozlar ve çok az miktarda D-xylozlar içerir.
c) %7-8 arasında yağ asitleri içerir ve bunun büyük kısmı doymamış yağ asitleri içerir. Yağasitleri; Oleikasit ve Lindasitten oluşur.
d) Proteinler ve aminoasitler %20-30 arasında olup en önemli Aminoasitler; Cystein, Methionin, Lysin ve Tryptophan’dan oluşur.
e) Flavonitler; Orientin, Izoorientin, Izovitexin, Saponaretin, Vicenin-1 ve Vitexin-2 en önemlileridir.
f) Alkaloitler %0,5 arasında olup en önemlisi Trigonellin’dir(N-Metil-betain Nikotinasidi)
g) Birleşiminde %0,01 oranında Eterik yağ içerir ve 50 çeşit madde içerdiği tespit edilmiştir.
h) Birleşimindeki minerallerden en önemlisi selen olup takriben 100g’da 60-70 mikrogram olup en iddialı orandır. Almanya selen minerali bakımından en az olan bir ülke olup, bu ihtiyacı karşılamak için birleşiminde 20-50 mikrogram bulunur.

Araştırmalar:
1) Şeker hastalığı (Diabetiker) olan 17 Hasta üzerinde Z. Madar, R. Adef, S.Samish ve J. Arad 1988’de 4-7 gün süren Tedavi denemesinde Hastalara günde 3 defa Yemek sırasında 15g Çemen unu ve¬rilmiştir. Bu Tedavi süresinde hastaların Kanındaki şeker oranını %25 oranında düşmüştür. (H.H.B.VI 1001)
2) R.D. Sharma, T.C. Raghuram ve ekipleri 1990 yılında diabet (şeker hastası) olan 15 Hasta üzerinde 2 defa 50g çemen unu 10 gün süre vermişler ve kandaki şekerin %20 oranında düştüğünü tespit etmiş-lerdir. (HHB. VI. 1001)

3) R.D.Sharma, T.C.Raghuram ve ekibi 1991’de 10 diyabet hastası (şeker hastaları) üzerinde tedavi denemeleri yapılmış ve bu deneyde kolesterolün %25 ve Trigliseridin %32 oranında düştüğü görülmüş¬tür. (H.H.B.VI.1001)